Çekimleri Lüleci Hendek Caddesi üzerinde bulunan Bohem Art Gallery’de gerçekleştirilen Eylül Aşkın’ın sunduğu Eylül Aşkın İle’nin bu bölümünün konuğu Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Melih Gülgen’in oğlu, seksenli yılların çocuk yıldızı, oyuncu ve yönetmen Burak Gülgen oldu.
Çocuk Yıldızları Konu Aldığı Belgesel Çalışması İle Geliyor
Kendi deneyimlerinden de yola çıkarak setlerde çocukların çalıştırılmasına karşı bir duruş sergileyen Burak Gülgen, çocuk oyuncu olmanın ve çocuk yaşta ünlü olmanın getirdiği zorlukların, yaşattığı travmaların üzerinde durarak, bu konuyu özenle işlediği söyleşilerden oluşan bir belgeselin hazırlığında olduğunu belirtti. Yakın zamanda izlenebilecek belgeselde Gülgen, yönetmenliğini kendisinin üstlendiği belgeselde Aslıhan Arıkan Dikçe, Av. Dr. Aysel Gülle, Burçak Evren, Gamze Dar, Gülşah Alkoçlar, Kahraman Kıral, Mine Çayıroğlu, Necip Sarıcı, Nilgün Kasapbaşoğlu, Parla Şenol ve Yeşim Girgin gibi isimleri ağırlayarak, onların deneyimleri üzerinden çocuk çalışan/çocuk oyuncu olma, genç yaşta tanınma, çocuk işçi kavramlarını ve bunun sonraki hayatlarına olan etkilerini sorguluyor.
“5 Yaşında oyunculukla başlamış bir sinema hayatım var.”
1983 senesinden beri sürekli setlerde, stüdyolarda olduğunu ifade eden Burak Gülgen, “Çocukken çok fazla farkında olamıyorsunuz. Sevimli bir çocuksunuz ve rol yapıyorsunuz. Tanımadığınız, sizden büyükçe insanlar yanağınızı sıkıyor, sizi kucaklıyor, anlamsız bir fazla ilgi oluyor. Bu sizin için bir çocuk olarak rahatsız edici bir ilgi de olabilir.” şeklinde konuştu.
“Film seti benim yaşam alanım.”
Film sektörüne olan aşkının çok erken yaşlarda başladığının altını çizen Burak Gülgen, babası Melih Gülgen’in kendisinin oynamadığı filmlerinin çekimlerinde dahi sette hazır bulunduğunu, arkadaşlarıyla top oynamak yerine sette olmayı tercih ettiğini açıkladı. Burak Gülgen, çocuk oyunculuğun zorluklarına ve defalarca sinema sektörünü bırakmayı düşünmesine rağmen kariyerini film sektörü üzerine inşa etmesine yönelik şöyle konuştu: “İş bir tek babamla bitmiyor. Cüneyt Arkın annemin dayısı, Serdar amcam ve Ahmet Amcam görüntü yönetmeni, Semih Amcam prodüksiyon amirliği yaptı, Nurettin Dayım var senaryo yazarı ve yardımcı yönetmen. Haliyle ben böyle bir ailede daha okuma yazmayı bilmiyorken amors nedir, kamera nedir, şaryo nedir, yakın plan nedir vs. bunları devamlı evin içerisinde duyabiliyorum.
“Babam, “Kurguyu bilmeyenden yönetmen, ışığı bilmeyenden görüntü yönetmeni olmaz.” dedi.”
Yönetmenlik alanında ilerlemek istediğini babasına söylediğinde babası Melih Gülgen’in ilk tavsiyesinin kurguyu öğrenmesi olduğunu belirten Burak Gülgen, kurgudan sonra da babası gibi filmin her alanında kendini eğitmeye yöneldiğini, hatta yönetmenlik branşı dahilinde film müzikleri ve seçiminde ustalaşmak için Meltem Cumbul ve Mehmet Ali Alabora’nın başrollerini paylaştığı, doksanların meşhur dizisi Yılan Hikayesi’nde müzik asistanlığı yaptığını söyledi.
“İnanılmaz bir fast-food kültürünün içerisindeyiz.”
Teknolojinin gelişmesi ve sosyal medyanın hayatımıza dahil olmasıyla birlikte magazin haberciliğinin de bittiğini ifade eden Burak Gülgen, “İlgi ve odaklanma meselesi artık çok kısa. Gündemimizde de öyle. Neye odaklanacağımızı şaşırmış durumdayız.” Şeklinde konuştu.
“Körler, sağırlar birbirini ağırlar.”
Günümüz sinema ve film sektörünü de yorumlayan Burak Gülgen, “Teknolojik anlamda çok olumlu fakat üretim açısından, içerik açısından şu anki durum bayağı kötü. Bana göre sinema bitti.” Şeklinde konuştu. Bunda dijital platformların yükselişi ve dijital platformlara yapılan işlerin ağırlık kazanması, özgünlüğün kaybedilmesi gibi sebeplere dayandıran yönetmen, “Aynı oyuncu, aynı yönetmen, aynı senarist, aynı cast direktörü, aynı kameraman… Bir körler, sağırlar birbirini ağırlar gibi bir durum var.” dedi.