Magnum Photos’un 77. yılına özel olarak düzenlenen “Magnum İstanbul’da” sergisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kalıcı iş birliğiyle sanatseverler ile buluşmaya devam ediyor. Tarihî Yarımada’nın en önemli yapılarından biri olan ve İBB tarafından restore edilerek yeniden şehre kazandırılan Bulgur Palas’ta gerçekleşen sergi, hem fotoğraf sanatının tarihine hem de Magnum Photos’un çağdaş dünya görsel belleğine sunduğu katkıya ışık tutuyor.
İBB Miras ve KİPTAŞın koordinasyonunda restore edilen Bulgur Palas, şimdi bir kültür ve sanat merkezi olarak İstanbulluların hizmetinde. 135 kişilik modern bir kütüphaneye, sergi salonuna, öğrenci kulüp alanlarına, restoran ve etkinlik mekanlarına sahip olan bina, aynı zamanda benzersiz bir İstanbul manzarası sunan seyir terasıyla dikkat çekiyor. Tarihi dokusunu koruyarak yeniden tasarlanan Bulgur Palas, şehrin yeni bir yaşam merkezi olarak sanatseverleri, tarih meraklılarını ve öğrencileri ağırlıyor. Buna bir adım olarak atılan sergide de, “İstanbul’a bakmak ve İstanbul’u görmek” temel alınıyor.
Fotoğrafçılığın öncü ajanslarından biri olan Magnum Photos, 1947 yılında Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, George Rodger ve David Seymour tarafından kuruldu. Savaş, insan hakları, toplumsal olaylar ve çağın önemli dönüşümlerini belgeleyen Magnum, fotoğrafçıların sanatsal bağımsızlığına önem veren yapısıyla, hem fotoğraf sanatının gelişiminde hem de dünya görsel belleğinin oluşumunda kritik bir rol oynadı. Bugün Paris, Londra ve New York merkezli bir yapıya sahip olan Magnum Photos, savaşların, krizlerin, kültürlerin ve insani hikâyelerin fotoğrafla anlatılması konusunda kültürel bir miras sunmaya devam ediyor.
“Magnum İstanbul’da” sergisi, 70 sanatçının çalışmalarından oluşan 200’den fazla fotoğrafla, Magnum’un 77 yıllık tarihine ve etkisine bir bakış sunuyor. Sergi, Robert Capa’nın unutulmaz savaş karelerinden Henri Cartier-Bresson’un zamansız kompozisyonlarına, Elliott Erwitt’in ironik ve mizahi eserlerinden Alex Webb’in renk ve ışık oyunlarına kadar birçok ikonik çalışmayı bir araya getiriyor. Sergide ayrıca Ara Güler’in İstanbul fotoğraflarıyla, Emin Özmen’in günümüzü belgeleyen çarpıcı kareleri de yer alıyor.
Efsanevi fotoğrafçılardan Olivia Arthur, Bieke Depoorter, Cristina Garcia Rodero, Stuart Franklin, Paul Fusco, Raymond Depardon, Leonard Freed, Marc Riboud ve Alex Webb gibi ışıl isimlerin eserleriyle dünyanın çeşitli köşelerindeki hayatlara tanıklık etmek mümkün. Burt Glinn’in Amerikan rüyasının izlerini sürdüğü kareler, Susan Meiselas’ın Orta Amerika’nın toplumsal değişimlerini anlattığı fotoğraflar ve Marilyn Silverstone’un Asya’daki kültürel dönüşümlerle ilgili eserleri, sergide öne çıkan diğer örneklerden.
Sergide özel bir bölüm, 2017 yılında Magnum Photos ailesine katılan Türk fotoğrafçı Emin Özmen’in eserlerine ayrılmış durumda. Savaş muhabirliği alanında The Bayeux Calvados Halk Ödülü ve iki kez World Press Photo Ödülü kazanan Özmen, toplumsal gerilimleri, insan hikayelerini ve savaşları çarpıcı bir görsel dille anlatıyor. Zorunlu göç, sınır krizleri ve insanlığın dayanışma çabalarını ele alan fotoğrafları, izleyicilere hem estetik hem de duygusal bir deneyim sunuyor. Bu açıdan, “Magnum İstanbul’da”, yalnızca bir sergi değil, aynı zamanda kolektif görsel belleğimize yapılan bir katkı.