Endülüs’te Raks: İki Perdelik Dans Performansı
1 Aralık Pazar 2024 / 19.30 – Kozzy Kültür Merkezi, Kozyatağı – İSTANBUL
Gösteri: Melek Yel ve 20 kişilik dansçı kadrosuyla, yaşama ve ölüme aynı yoğunlukta şarkı söyleyenlerin dansını ve İspanyol geleneğini keşfe çıktı.
Chi Ci Talks yapımcısı, MIM CHI 360 Drama Dance Theatre kurucu eğitmeni, dünya gezgini ekonomist ve performans sanatçısı Hicran Çiğdem Yorgancıoğlu, Diva Melek Yel ve 20 kişilik dansçı kadrosuyla ve Diva Carmen Cervantes’in konuk sanatçılığı ve iş birliğiyle, yaşama ve ölüme aynı yoğunlukta şarkı söyleyenlerin dansını ve İspanyol geleneğini keşfe çıkan, izleyiciyi de bu keşfe çıkaran 1 Aralık 2024’te Kozzy Kültür Merkezi’nde sergilenen Endülüs’te Raks İki Perdelik Dans Performansı’na dair izlenimlerini paylaştı.
Topuk vuruşlarıyla sahnede şiir yazdılar, dediği gösterinin izlenimlerinden önce, kendisi de farklı formlarda drama doğaçlama, etnik çağdaş dünya performans dans sanatçısı olan ve Türkiye’yi bu alanda yurtdışında da temsil eden H. Çiğdem Yorgancıoğlu, bu ikisi de birbirinden özel ve başarılı Flamenko sanatçısıyla geçmişte Taberna Espanola’da geçtiğimiz sene yaptığı Chi Ci Talks’tan söz etti. Flamenko’nun dansından aksesuarına, iletişim dilinden müziklerine, tarihinden İspanya’daki yerine ve dünyada dansın genel anlamda olduğu gibi tangonun da insanları bütünleştirici, birleştirici, kapsayıcı yanına değinilen keyifli bir söyleşiydi bu. Chi Ci Talks’da izleyicilerin sorularıyla ve katkılarıyla yüksek katılım gösterdiği etkinlik ile ilgili, Önce Vatan basında çıkan haber ve Chi Ci Talks YouTube yayın linkleriyle de paylaşırken, sanatçılara dair daha çok bilgiyi buradan izleyebilirsiniz, dedi.
Çiğdem Yorgancıoğlu’nun etkinliğe dair izlenim ve değerlendirmelerinden ve sözlerinden kesitler ise şunlar idi:
“Picasso’nun El Guernica tablosu ve flamenko dansı, İspanyol tarihinin en güçlü ve etkili sanat formlarından ikisi ve bugün sahnedeydi.”
“El Guernica tablosu ve flamenko dansı, bazen yanlış anlaşılabilme, yorumlanma veya yanlış temsil edilebilme potansiyeli ve riskini taşımaktadır. Bu yanlış anlamalara, anlamlandırmalara ve klişelere yol açabilir. Zira bu sanat formları daha popüler ve ana akım hale geldikçe, sahiplenmeyle beraber ticarileştirilme ve meta haline gelme riski de vardır. Bu minvalde, bu sanat formlarının tarihi ve kültürel önemini hatırlamak ve köklerine, geleneklerine saygı göstermek önemlidir. Bu bağlamda ve bu bakış açısıyla popüler kültürün özünden kopmamış, enerjisi yüksek, yoğunluklu, samimi ve entelektüel bir doygunluk hissi veren bir performans idi, benim bakış açımdan.”
“Sahnede Guernica tablosundaki atın nalını ve kadının topuk seslerini de duyduk adeta. Carmen, teğmen ve matadorla bir başka büyülendik. Flamenkonun plantadan puntaya, tacondan golpeye ayak vuruşlarına tanık olduk.”
“Karın, kalça, bel, pelvis kontrolü, ağırlık merkezi değişimindeki kararlı kontrolleri… Hepsi etkileyici. Eller, kollar, omuzlar ve sanki kuşun kanatları gibi flamenco devinimleri… Hepsi büyüleyici.”
Etkinlik anılarından seçkiler
Yorgancıoğlu, El Guernica ve Flamenko dansı ile Madrid’de tanıştığı sene, Melek Yel, Flamenkoevi’ni kurmuştu.
Flamenkoevi, flamenko severlerinin bir araya gelip birlikte çalışıp üretmeleri için Diva Melek Yel tarafından kurulduğu yıl, 2002’de, Dünya Turu projemin önemli destinasyonlarından ikisi olan Barcelona’dan sonra geçiş yaptığım Madrid seyahatimde, bilinçli ve değerini anlamlandırabildiğim şekilde flamenko gösterisi izlediğim MIM CHI 360 Drama Dans Tiyatrosu’ndaki füzyon unsurlarına katabileceğimi hemen kavradım. Bu, benim için Café Cantante keşfinin başladığı zamanlardı. Benzer bir keşfi, Lizbon’da Fado müzikleri için Alfama ve Bairro Alto hattında yapmıştım.
Savaşın dehşetini temsil etmek için çarpıtılmış insan ve hayvan figürlerinin kullanıldığı tablonun önünde sembol dilini ve İspanya İç Savaşı’nın tarihi detaylarını vermek konusunda hayli ustalıklıydım, ama “El Guernica” tablosunun orijinali ile de Madrid’deki Reina Sofia Müzesi’nde yine o sene, yani 2002 Ağustos ayında tanışmıştım. MIM CHI 360 Drama Dans Tiyatrosu felsefe ve dans atölyelerimde farklı bağlamlarda birçok kez işlediğim bir konu olmuştu bu tablo. Bir bölümde, İspanyol özgünlüğü nedeniyle flamenkoya da dokunuşlar yaparken, atlarla ilgili atölyelerimde de flamenkodaki ayak vuruşları ile atların ayak vuruşlarındaki ritmlere dikkat çekmek oldukça hoşuma gidiyordu. Mesela “golpe”.
Bu arada, “El Guernica” tablosundaki at ve boğa sembolü benim için ayrıca özel. Bunu da ayrıca bir ara anlatırım. O sene, yani 2002’de, ağırlıklı olarak Hint katak dansı ilgi alanımda idi ve flamenko ile de benzer bazı alanlar keşfetmiştim. Toparlarsak, flamenko doğrudan içinde yer almadığım ama her zaman beğeniyle izlediğim duyarlı, kudretli ve coşkulu bir dans oldu benim için. El Guernica ve Picasso… Sahnede Endülüs’te Raks dans gösterilerini, flamenkoyu izlemek müthiş bir coşku.
MIM CHI 360 ve FLAMENKOEVİ, Dansta ve Sanatta Kuşatıcı ve Kapsayıcı Kültürel Çeşitliliğin Önemine Hemfikir.
“Endülüs’te Raks performansı koreografi, konsept ve sahne yönetiminde dostumuz Melek Yel imzası var. Dünyanın beş kıtasında barış, kültürel çeşitlilik ve kapsayıcılık alanında çalışmalar yapan biri olarak, Melek Yel’i sadece sanata verdiği emek ve sanatsal anlamda işini hakkıyla yapmasıyla da sınırlı değil, üstadı takdirle izlememin sebebi. Zira diva Melek Yel, kuşatıcılık, kültürel çeşitlilik ve kapsayıcılık konusuna önem veren bir sanatçı. 2006 yılında Türkiye’deki tüm Çingene halklarının ayrım yapmaksızın sesi olabilmek adına kısa ve kısaltılmış adı KARKAM olan Kültürel Araştırmalarla Mücadele Derneği’nin kurucularından biri olması dikkat ve saygı uyandırıcı. Müzikte Mavi Siyah, Luis de Perikin, Isaac Albéniz, Georges Bizet, Geleneksel Goya, şiirde Andrey Voznesenski imzası, ışık tasarımında Alev Topal, ışık uygulamada Ra Yavuz imzası vardı ve konuk sanatçı dostumuz Carmen Cervantes’ti. Sahnede, benim yirmi yılı aşkın dostum ve eski çalışma arkadaşım Pleiades Peren Çakır, yine ışıltısını hissettiriyordu. Gösterinin sanat künyesine bakınca bu notları görmüştüm. Yine sanatsal künyeyi incelediğimizde emeği geçen ve imza bırakan koreografi işbirlikçi Carmen Cervantes, Nesrin Topkapı, dış ses: Gözde Ural, Kerem Ulaş Dönmez, müzik editörü Kerem Ulaş Dönmez, afiş tasarımı Hatice Perendi, video prodüksiyon: Emine Özge Demirkıran, Adnan Bahri Arslan, kostüm tasarımında yine Melek Yel, kostüm uygulamada Saliha Oçmak, teknik ekipte Turgay Gökçe, Tevfik Yel isimlerini görüyoruz ve 20 başarılı dansçıdan oluşan ekibin harikulade bir ekip ruhuyla çalıştığını görmekteyiz. Gerek koreografi hazırlanışında gerekse performans esnasında kolaycılığa kaçmayan bir anlayışın hakimiyetini, bir tülün altında nefes almaya çalışmak desem eksik bir ifade olur.”
Ünlü İspanyol sanatçı Pablo Picasso tarafından 1937’de yapılmış tuval üzerine yağlıboya sanat eseri El Guernica sahnedeydi bu akşam. Dünyanın beş kıtasında sayısız gösteri performansına seyircilik etmiş ve Madrid gecelerinde çok sayıda Flamenko gösterisini izlemiş, aynı zamanda El Guernica tablosunun orijinalini de görmüş biri olarak, İspanya İç Savaşı sırasında Bask kasabası Guernica’nın bombalanmasının dehşetini tasvir eden ve savaşın vahşetini ve masum sivillerin acısını sembolize eden tablodan ilhamla sergilenen performans, tüm duygu geçişleri bakımından etkileyiciydi. Ben tüm performanslardan etkilendim ama El Guernica’nın bende ayrı bir yeri var. Bu nedenle sanırım ondan bahsedeceğim en çok izlenimlere dair. Picasso dahil projeksiyon yansıtma videoları da anlatımları güçlendirici bir etki yaratmış.
Tablodan Bahsedeyim Biraz: Performanstaki Derin Yansımayı İzlemek İçin Öyküsü de Önemli
Herkesin bildiği Hitler ya da kimi anlatılara göre onun kurmaylarından biri ile Picasso’nun konuşma kısmı—”Bunu sen mi yaptın?” “Hayır, sen yaptın”—kısmını hızla geçiyorum. Zira o, zaten sosyal medyaya da çok konu olmanın ötesinde bir klişe haline geldi. Tarihin tozlu sayfalarına biraz geri gidersek, bilenler açısından malum, İspanya İç Savaşı sırasında özerk Guernica kasabası, General Francisco Franco’nun Milliyetçi güçlerini destekleyen Alman Nazi Condor Lejyonu ve İtalyan kuvvetleri tarafından bombalandı. 26 Nisan 1937’de gerçekleşen bombalama, sivillere yönelik yıkıcı bir saldırıydı ve yaygın yıkıma ve can kaybına neden oldu. O sırada Paris’te yaşayan Picasso, bombalama haberlerinden derinden etkilendi ve sivil katliama maruz kalan kasabadaki kurbanların trajedisini ve acısını yakalayacak bir sanat eseri yaratma ihtiyacı hissetti. Picasso, bombalama haberini duyduktan kısa bir süre sonra El Guernica üzerinde çalışmaya başlayıp tabloyu bir aydan biraz fazla bir sürede tamamladı. Tablo, bükülmüş bedenler, yanan binalar ve acı çeken yüzlerin görüntüleriyle savaşın dehşetinin çarpıcı ve güçlü bir tasviridir. Ölü çocuğu kucağında kadın, adeta dünyevileşmiş bir “Pietà” sembolüdür. Pietà derken, oğlu (İsa Peygamber) cansız bedenini çarmıhtan aldıktan sonra İsa’yı kucaklayan Meryem Ana tasvirine atıfta bulunuyorum. Keskin siyah ve beyaz renklerin kullanımı ve renk eksikliği, tabloda tasvir edilen umutsuzluk ve yıkım hissini artırıyor. Bu tasvirlerin yansıttığı haleti ruhiyeyi sahnede de izledik.
Picasso, “El Guernica” resmini, diktatör General Francisco Franco tarafından başlatılan kanlı bir iç savaşta kıvrandığı 1937 Paris Uluslararası Dünya Fuarı’nda ülkeyi temsil etmesi ve İspanyol pavyonunda halka tanıtılması için İspanya Cumhuriyetçi hükümetine verilen bir sipariş üzerine yarattı ve fuarda geniş bir beğeni ve ilgi gördü. Resim, 1981’de Picasso tarafından, demokrasi İspanya’da yeniden sağlanana kadar uzun vadeli bir ödünç olarak saklandığı New York Modern Sanat Müzesi’nden Madrid’e transfer edildi. Tablo, olası saldırı ihtimaline karşı ilk başta kurşun geçirmez camların arkasında ve silahlı muhafızların gözetiminde Madrid’deki Prado Müzesi’nde sergilendi. Sonra 1992’de açıldığında, yine yakındaki bahsettiğim Reina Sofia Müzesi’ne taşındı. Her iki müzeyi de saatlerce, olabildiğince detayları inceleyerek 2002 senesinde gezmek, benim için harika bir deneyimdi. Bilgi dağarcığımı ve tarih bilgimi de hayli pekiştirmiş ve genişletmişti.
Bu arada boğa, yaralı at ve kanatlı kuş gibi sembol dili ve kübik formlar barındıran tablo, kısa sürede savaşın vahşetinin sembolü ve şiddete ve baskıya karşı bir miting çağrısı haline geldi. Yaratıldığı yıllardan bu yana, El Guernica dünyadaki en ünlü ve etkili sanat eserlerinden biri haline geldi ve sayısız sanatçıya, aktiviste ve izleyiciye savaşın sonuçları ve barışın önemi hakkında düşünmeleri için ilham verdi. El Guernica resim alanına, sanat tarihçileri, küratörler ve resmi derinlemesine inceleyen ve analiz eden akademisyenler de dahil olmak üzere çok sayıda kişi katkıda bulundu. Modern sanat tarihinin en ikonik sanat eserlerinden biridir bu tablo. Picasso’nun çalışmaları ve El Guernica‘nın modern sanat bağlamındaki önemi hakkında kapsamlı yazılar yazan bir sanat tarihçisi olan Rosalind Krauss, El Guernica‘nın Picasso’nun kariyerinde bir dönüm noktası olduğunu ve daha politik ve toplumsal olarak angaje bir sanat biçimine doğru bir geçişi işaret ettiğini savundu. Krauss, tablonun kompozisyonunu, imgelerini ve sembolizmini analiz ederek, El Guernica‘da gömülü karmaşık anlam katmanlarına ışık tutmuş ve savaş ve şiddete karşı güçlü bir ifade olarak kalıcı önemini vurgulamıştır.
“El Guernica” tablosu, dünyanın dört bir yanındaki izleyicilerden ve eleştirmenlerden çok çeşitli perspektifler ve yorumlar ortaya çıkarmıştır. Bazıları bunu tiranlığa ve baskıya karşı güçlü bir direniş ve protesto sembolü olarak görürken, diğerleri bunu insan acısının ve yıkımının kasvetli ve umutsuz bir tasviri olarak görmektedir. Tabloda soyut formların ve çarpıtılmış figürlerin kullanılması, bazıları bunu savaşın dehşetleri hakkında evrensel bir ifade olarak yorumlarken, diğerleri bunu İspanya İç Savaşı olaylarına ilişkin belirli bir yorum olarak görerek anlamı ve mesajı hakkında tartışmalara girmelerine neden olmuştur. “El Guernica” üzerine çeşitli bakış açılarına rağmen, bir şey açıktır: resim izleyicilerle yankılanmaya ve savaş, şiddet ve insan dayanıklılığı temaları üzerine tartışma ve düşünmeyi kışkırtmaya devam etmektedir. 16. yüzyıl Rafael Okulu tarafından dokunmuş ve yine aynı okul tarafından Vatikan’a hediye edilen bir halıdan ilham aldığı, hatta bu halının tema, kompozisyon ve figürlerinin yerlerini ve detaylarını almaktan Pablo Picasso’nun imtina etmediğine yönelik iddialar da olmuştur. Söz konusu halıyı görmediğim ya da buna ilişkin kaynak görmediğim için ne derece doğru olduğu hakkında bir bilgim yok. Tablodaki kızgın boğa figürü, kimilerine göre faşizmin ezici gücünü, kimilerine göre ise dünyada gelişen milliyetçilik akımının sembolü olarak nitelendirilmektedir. Tabi burada farklı bir okuma ile İspanya kültüründe tarihi misyonu olan bir figür, kuyruğundaki alevler ise savaşın iç yüzünü temsilen de yorumlanır. Sahnede izlediğimiz dans performansındaki boğa kafasına dair farklı boyutlarda çeşitli yorumlarım var, ama onu sanatçılarla konuştuktan sonra açıklamak isterim.
‘El Guernica’nın sanat ve yaratıcılığın gücüyle yeni nesil sanatçılara ve izleyicilere zamanımızın zorlukları ve karmaşıklıkları ile yüzleşmeleri için ilham vermeye devam etmesi muhtemeldir. Sonuç olarak, ‘El Guernica’ dünyada kalıcı bir etki bırakan ve şiddet ve baskı karşısında umut, dayanıklılık ve direnişin sembolü haline gelen çığır açıcı bir sanat eseridir. Yani, güçlü imgeleri ve derin mesajıyla ‘El Guernica’, barış ve adalet arayışında düşünceyi kışkırtmaya, tartışmayı ateşlemeye ve harekete geçmeye ilham vermeye devam ediyor. Dans da bunu yapıyor. Flamenko ile bunu sahneye taşımak, güçlü bir seçim.’
El Guernica Sahnede Adeta Haklı Bir Çığlık
Böyle diyor Yorgancıoğlu ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
Flamenko dansı ve Pablo Picasso’nun ikonik şaheseri El Guernica, coşkulu, kararlı, kudretli bir duyusal deneyim yaratan büyüleyici bir ses, müzik, dans ve görsel sanat ahengidir. Uyumlu iki isyankar anlatımın ete kemiğe büründüğü anlar… Büyüleyici melodileri, özenle seçilmiş kostümleri ve sahne tasarımının yanı sıra, duyguların bize tam olarak geçmesini sağlayan ustalıklı ışık ve harika bir gölge yönetimi… Koreografideki simetri ve asimetri dengesi, ilk gözüme çarpanlar arasında yer aldı. Bu arada, şalların biraz daha aerodinamik olabilmesi için birkaç santimetre daha kısa ya da küçük boy olabileceğini geçirdim içimden.
El Guernica‘nın tarihsel anarşik duygusal derinliğini tamamlayarak, Picasso’nun çarpıcı imgelerinin etkisini artıran dans figürlerinin sahnedeki performansla derin hikaye anlatımıyla izleyicileri büyülediği anlara şahitlik ettim. Güçlü imgeleri ve derin mesajıyla El Guernica ve Endülüste Raks dans performansı, barış ve adalet arayışında düşünceyi kışkırtmaya, tartışmayı ateşlemeye ve harekete geçmeye ilham verecek kadar güçlü. Başta proje ve performansın mimarı olan Melek Yel olmak üzere, emeği geçen tüm ekibe bizleri böyle bir görsel ve duyusal şölenin içine aldıkları için teşekkürler. Size de beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
https://www.oncevatan.com.tr/cigdem-yorgancioglu-chi-ci-talks-da-flamenkoya-ve-sanata-evet-dedi